17 Şubat 2018 / Dr. Fikret Aldanmaz
Kazan Gevreği
Yaş ilerledikçe insan daha çok anılarla yaşamaya başlıyor… Bende de kırk yaşını geçip elliye merdiven dayadıktan sonra geçmişle ilgili düşünceler yoğunlaşmaya başladı… Hatırlıyorum da ; biz küçükken büyüklerimiz ‘’ Sizin gibiyken ne zorluklar çektik; hem simit satıp, hem de okuduk… Mum ışığında çalıştık…’’ diyerek yaşadıkları zorlukları anlatıp bizi motive etmeye çalışırlardı. O dönemlerde bu tür nasihatlere çok kızardım. Zaten, sonradan da öğrendim ki nasihatin bol olduğu evlerden problemli çocuk çıkma olasılığı artıyor… Anılara yolculuk genellikle hoş duygulara neden oluyor; sizi çok kızdıran ya da üzen bir olayı hatırladığınızda eskisi gibi üzülüp kızmıyor hatta gülümseyerek anlatabiliyorsunuz… Bu da beynimizin bir olayla ilgili düşünce ve duygu boyutunu birbirinden ayırıp duyguyu azaltabilme yetisinden kaynaklanıyor ki insan ancak bu şekilde dayanılmaz acılara rağmen hayatını devam ettirebiliyor. Düşünüyorum da zaman geçtikçe hem çocukların hem de anne babaların işi zorlaşıyor… Her şeyden önce hem simit satıp, hem okumak şimdi SBS,YGS ve LYS ‘ye hazırlanarak okumaktan hem daha kolay hem de daha eğlenceli… anne babalar için de, sıkıştıkları zaman ‘’biz sizin gibiyken hem simit satıp, hem de okuduk ‘’ diyerek çocuklarını motive etmeye çalışmak, bugün onların bir çok psikolojik sorunlarının çözümleri ve ihtiyaçlarının karşılanması için kafa yormaktan daha kolay… Zamanla her şey iyiye gidecekken kötüleşiyor… Sistem ne gençlere ne de anne babalara yardımcı olmuyor. Anne babalar, çocuğunun bir meslek sahibi olması için uğraşıyor ama karamsar, umutsuz… Genç neredeyse ilköğretim üç ya da dördüncü sınıftan itibaren okul-dershane-özel ders üçgenine sıkışmış önce SBS sonra YGS ve LYS engelini aşmaya çalışıyor ama kaygılı, mutsuz… İnsanın canı bağıra bağıra simit satmak istiyor. ’’Simit var simit, taze simit bunlar, kazan gevreği…!